
Tüberküloz, solunum yoluyla bulaşan ve her yıl dünya çapında milyonlarca insanı etkileyen ölümcül bir enfeksiyon hastalığıdır. Mycobacterium tuberculosis adı verilen bir grup bakteri tarafından oluşturulan bu hastalık, en sık akciğerleri hedef alır, ancak beyin, böbrekler ve kemikler gibi diğer organlara da yayılabilir. Tüberküloz, tarih boyunca milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur. Modern tıptaki ilerlemelere rağmen, her yıl bir milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açarak küresel bir halk sağlığı krizi olmaya devam etmektedir.
Tüberküloz, hasta bir kişinin öksürmesi, hapşırması veya konuşması sırasında havaya yayılan mikroplar yoluyla bulaşır. Bu mikroplar havada asılı kalabilir ve sağlıklı bir birey tarafından solunduğunda enfeksiyona neden olabilir. Enfeksiyon riski özellikle kalabalık, kapalı ve havalandırması yetersiz ortamlarda yüksektir. Tüberküloz, el sıkışma, aynı bardaktan su içme veya ortak eşyaları kullanma yoluyla bulaşmaz.
Tüberkülozun en yaygın belirtisi, iki haftadan uzun süren inatçı bir öksürüktür. Bu öksürük balgamlı olabilir ve bazen kan da içerebilir. Diğer belirtiler arasında ateş, gece terlemeleri, iştahsızlık, kilo kaybı ve halsizlik yer alır. Bu belirtiler mevcutsa, erken tanı tedaviyi kolaylaştırdığı için doktora başvurmak önemlidir.
Tüberküloz tanısı için doktorlar genellikle balgam testi ve göğüs radyografisi (akciğer filmi) uygular. Ayrıca tüberkülin deri testi veya interferon gama salınım testleri (IGRA) gibi kan testleri de yapılabilir. Test sonuçları hastalığın varlığını gösterirse, kesin tanı koymak için ek mikrobiyolojik ve radyolojik incelemeler gerekebilir. Erken tanı, tedavinin başarısını önemli ölçüde artırır.
Tüberküloz tedavi edilebilir bir hastalıktır, ancak tedavi süreci uzun olup düzenli ilaç kullanımını gerektirir. Hastalar genellikle en az 6 ay boyunca antibiyotik kullanmalıdır. Tedavinin başarılı olması için doktorun önerilerine uyulması çok önemlidir, çünkü ilaçların erken bırakılması hastalığın tekrarlamasına ve tedavinin zorlaşmasına neden olabilir. Bu nedenle sabırlı olmak ve tedaviyi tamamlamak büyük önem taşır.
Tüberkülozdan korunmanın en önemli yolu, hasta kişilerle uzun süre kapalı ve havalandırılmamış ortamlarda bulunmaktan kaçınmaktır. Hastalık, öksürük ve hapşırık yoluyla havaya yayılan mikroplarla bulaştığı için bu tür ortamlarda bulunmak enfeksiyon riskini artırır. Yaşadığımız ve çalıştığımız alanları sık sık havalandırmak, sağlıklı beslenmek ve bağışıklık sistemini güçlü tutmak tüberküloza karşı korunmada etkilidir. Bacillus Calmette-Guérin (BCG) aşısı, hastalığın ağır formlarına karşı koruma sağlar ve genellikle risk altındaki bebeklere uygulanır. Ayrıca, tüberküloz hastalarının erken teşhisi ve tedavisi, hastalığın yayılmasını önlemenin en etkili yollarından biridir.
Tüberküloz yalnızca bir sağlık sorunu değildir, aynı zamanda büyük bir ekonomik ve sosyal yük oluşturur. Hastalık, bireylerin aylarca çalışamaz hale gelmesine neden olup, gelir kaybına ve aileleri için maddi zorluklara yol açar. Uzun süren tedavi süreci, hastane ve ilaç masraflarını artırarak sağlık sistemine ek yük getirir. Özellikle düşük gelirli ülkelerde, tüberküloz yoksulluğu derinleştirir ve iş gücünü azaltarak ekonomiye zarar verir. Ayrıca, tüberküloz hastaları bazen toplumdan dışlanabilir ve bu durum ciddi psikolojik etkiler yaratabilir. Bu nedenle tüberkülozla mücadele hem halk sağlığı hem de ekonomik açıdan büyük önem taşımaktadır.
Bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde tüberküloz gelişme riski daha yüksektir. Yaşlılar, küçük çocuklar, HIV/AIDS gibi bağışıklık yetmezliği hastalıkları olan kişiler ve kanser tedavisi gören bireyler daha yüksek risk altındadır. Ayrıca, kalabalık ve yetersiz havalandırılan ortamlarda yaşayanlar, sağlık çalışanları ve tüberküloz hastası biriyle aynı evde yaşayan kişiler de hastalığa yakalanma riski taşır. Sağlıklı beslenmek, temiz hava solumak ve düzenli sağlık kontrollerinden geçmek tüberküloza karşı korunmada önemli rol oynar.
Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) 2024 Küresel Tüberküloz Raporu’na göre, 2023 yılında dünya genelinde 10,6 milyon yeni tüberküloz vakası tespit edilmiştir. Bu vakaların 6 milyonu erkek, 3,6 milyonu kadın ve 1,3 milyonu 14 yaş ve altındaki çocuklardan oluşmaktadır. Aynı yıl içerisinde 1,3 milyon kişi tüberküloz nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
Türkiye’de tüberküloz vakalarının sayısı son yıllarda azalma göstermektedir. Sağlık Bakanlığı’na göre, 2022 yılında 8.925 yeni tüberküloz vakası bildirilmiştir. Bu sayı, 2021 yılında kaydedilen 9.334 vakaya kıyasla bir düşüş göstermektedir. Türkiye, tüberkülozla mücadelede başarılı bir performans sergilemekte olup, tanı ve tedavi hizmetlerine erişimde önemli ilerlemeler kaydetmiştir.
Tüberküloz hakkında en yaygın yanlışlardan biri, hastalığın genetik olduğudur. Ancak tüberküloz kalıtsal değil, hava yoluyla bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır. Bir diğer yanılgı ise tüberkülozun yalnızca yoksul ülkelerde görüldüğüdür. Ancak tüberküloz, dünyanın her ülkesinde görülmektedir. Ayrıca, tedavinin birkaç hafta içinde bırakılabileceği düşünülse de tedavi tamamlanmadan bırakılırsa hastalık daha dirençli hale gelir. Tüberkülozun yalnızca akciğerleri etkilediği sanılmaktadır, ancak böbrekler, beyin ve kemikler gibi diğer organlara da yayılabilir. Hastalığın yayılmasını önlemek ve tedavinin gecikmesini engellemek için bu tür yanlış inanışların düzeltilmesi gerekmektedir.
Tüberküloz, en sık akciğerleri etkileyen ciddi bir hava yoluyla bulaşan enfeksiyon hastalığıdır. Belirtileri arasında öksürük, ateş, gece terlemeleri ve kilo kaybı yer alır. Erken tanı konulmazsa ölümcül olabilir. Tanı için balgam testleri ve akciğer görüntüleme yöntemleri kullanılır. Dünya Sağlık Örgütü, tüberküloz tedavisinde 4-6 ay süresince antibiyotik kombinasyonlarını önermektedir. Ancak antibiyotik direnci nedeniyle tedavi giderek zorlaşmaktadır. Tüberkülozu önlemenin en etkili yolları hijyen kurallarına uymak, hasta kişilerle teması azaltmak ve aşı yaptırmaktır. Tüberküloz yalnızca bir sağlık sorunu değil, aynı zamanda büyük bir ekonomik ve sosyal yük oluşturmaktadır. Uzun tedavi süreci iş gücü kaybına ve mali sıkıntılara yol açarken, hastalar bazen toplumsal dışlanma riskiyle de karşı karşıya kalmaktadır. Bu nedenle erken tanı ve etkili tedavi büyük önem taşımaktadır.
Bartolomeu-Gonçalves G, et al. Tuberculosis diagnosis: Current, ongoing, and future approaches. (2024)
Dheda K, et al. Multidrug-resistant tuberculosis. (2024).
Farhad M, et al. Drug-resistant tuberculosis: a persistent global health concern. (2024).
Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü. Türkiye’de verem savaş 2021 raporu. (2024)
Mahato RK, et al. Spatial autocorrelation with environmental factors related to tuberculosis prevalence in Nepal, 2020–2023. (2025)
Motta I, et al. Recent advances in the treatment of tuberculosis. (2024).
Natarajan A, et al. A systemic review on tuberculosis. (2022).
Orgeur M, et al. Evolution and emergence of Mycobacterium tuberculosis. (2024).
Stanley S, et al. Identification of bacterial determinants of tuberculosis infection and treatment outcomes: a phenogenomic analysis of clinical strains. (2024)
Togrul N, et al. Association of TOLLIP mRNA expression and TOLLIP rs5743899A/G, TOLLIP rs3750920C/T, and IL-10 -1082G/A single-nucleotide polymorphisms with susceptibility to tuberculosis. (2025)
Trajman A, et al. Tuberculosis. (2025).
WHO. Global tuberculosis report. (2024).