
Dijital Zekâ Çağında Stratejik Düşünme ve Dönüşüm
Her günün, haftanın ve ayın sonunda, yaşananların ardından geleceğe dair notlar almayı bir alışkanlık haline getirdim. Bugün de aynı şekilde Mayıs ayını değerlendirirken, bir kez daha şu temel gerçeği net biçimde gözlemledim:
İçinde bulunduğumuz çağın sorunları, geçmiş yüzyılın çözümleriyle çözülemez.
Katıldığım toplantılarda; tarım, gıda, sağlık ve eğitim gibi farklı alanlarda yıllardır tekrarlanan, artık çözüme kavuşması gereken yapısal sorunların tekrar gündeme getirildiğine tanıklık ettim. Bu sorunlara dair önerilen çözüm modelleri ise çoğu zaman, artık geçerliliğini yitirmiş, klasik yaklaşımlar çerçevesinde şekillenmekteydi.
Bugün geldiğimiz noktada ihtiyaç duyulan şey, açıkça görülüyor:
Radikal, yenilikçi, alışılmış kalıpların ötesinde çözümler.
Mevcut söylemleri ve bakış açılarını geride bırakıp, meseleleri çok daha farklı zihinlerle ele almak zorundayız.
Dijital Zekânın Evrimi ve Yakın Gelecek
Bugün içerisinde yaptığım çalışmalardan biri, Gemini'nin derin araştırma altyapısıyla gerçekleştirdiğim etkileşimlerdi. Farklı alanlarda yönelttiğim konular doğrultusunda yüzlerce sayfayı bulan çıktıların üretilmiş olması, dijital zekânın geldiği noktayı ortaya koyuyor.
Bu gelişmelerin ışığında açıkça ifade etmek gerekir ki:
Önümüzdeki on yıl içerisinde bugün yaptığımız pek çok şeyi aynı biçimde yapmıyor olacağız.
Şu an içinde bulunduğumuz dönem, Generative Artificial Intelligence (Üretken Yapay Zekâ) olarak tanımlanıyor. Bu, görsel oluşturan, metin yazan, seslendirme yapan ve insan yönlendirmesiyle hareket eden yapay zekâların ön planda olduğu bir faz.
Ancak çok yakın bir gelecekte, bu sistemlerin yerini, kendi kararlarını alabilen, öneriler geliştirebilen, mantıklı çıkarımlar yapabilen yapılar alacak.
Ve 2030'lu yılların başında, bizleri Artificial General Intelligence (Genel Yapay Zekâ) ile tanıştıracak bir evre bekliyor. Bu aşamada, dijital sistemler artık yalnızca kullanıcıya hizmet eden araçlar değil, kendi aralarında iletişim kurabilen, kararlar alabilen ve yönlendirme yetisine sahip bağımsız zekâ modelleri haline gelecek.
Yeni Yüzyılın Zihin Yapısı
Bugün karşı karşıya olduğumuz pek çok yapısal sorun, bir önceki yüzyılın ürünüdür. Ve yine ne yazık ki, hâlen sıklıkla başvurulan çözüm önerileri de aynı yüzyıla aittir.
Ancak artık yeni bir yüzyıldayız ve bu yüzyıl;
- Farklı düşünmeyi,
- Farklı üretmeyi,
- Farklı çözüm yolları geliştirmeyi zorunlu kılmaktadır.
Elbette "bambaşka düşünebilmek" kolay değildir.
Ancak teknolojinin sunduğu imkânlar, bizleri buna hazır hale getiriyor.
Bugün, binlerce veriyi çok kısa sürede analiz edebilen, üstelik bunu bireysel düşünce tarzıma benzer şekilde yorumlayıp çıktı üretebilen bir dijital zekâ ile çalışabiliyorsam, bu yalnızca teknolojik bir başarı değil; geleceği yeniden inşa edebileceğimiz bir zemin demektir.
2030 ve Sonrası: Dönüşüme Hazır Olmak
Önümüzdeki beş yıl içerisinde yaşanacak dönüşüm, yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda toplumsal, ekonomik ve kültürel olacaktır.
Bu dönüşüme:
- Üretim sistemlerimizi,
- İstihdam modellerimizi,
- Ulusal refah stratejilerimizi
uyarlamak ve bu doğrultuda yeniden yapılandırmak artık bir tercih değil, zorunluluktur.
Yeni yüzyılın dünyasında ilerleyebilmek için, yeni yüzyılın düşünme biçimini benimsemek gerekir.
Bu nedenle, geçmişin çözümlerine değil, geleceğin ihtiyaçlarına odaklanmalı; yapıcı, yaratıcı ve sistematik çözümlerle yol almalıyız.