Tam 10 sene oldu ben bu maceraya atılalı, hâlâ net bir cevabım yok. Ev ahalisi için annenin evden çalışması kesinlikle çok iyi onu görüyorum, ama o kadın, o anne için kolay mı zor mu, söyleyemiyorum.
1998-2009 arası aralıksız çalıştım, Yazı İşleri Müdürü olduğum dergi kapandığında hamileydim, tazminatımı alıp çıkmak istedim başka dergiye geçmek yerine. Kendim büyütmek istedim kızımı, “dışarıdan işler” yaparım dedim. Denedim, ancak olmadı. Hem kendi parasını kazanmaya alışan ben, hem tek maaşla eve yetmeye çalışan eşim… 2012-2014 arası çok karışık, hiç yazmayayım. Ben bile sıralamayı kaçırıyorum. 2017’de çıkan ilk kitabım Manyak Anne’de detaylı yazmıştım. 😊
Kendim, evden internetten bir şeyler yapmaya karar verdiğimde kimse “a ne güzel” demedi bana, onu baştan söyleyeyim de. Yok eve girecek net maaş, yok o, yok bu, yok şu derken epey bir mücadele verdim. Oldu sonunda. Başka sitelere yazılar yazıyor, destek veriyordum. Ne yaptıklarımı sorduklarında da “editörüm” deyip geçiyordum. Düşünün, o dönem anlatmak gerçekten zordu. Yavaş yavaş işler oturdu, AVM etkinlikleri, sosyal medya derken iş rayına girdi. 10 seneyi devirdim. Oysa çok kişi pandemiyle beraber tanıştı “evden çalışma” kavramıyla. Hatta kurumsal şirketler “uzaktan çalışma modeli” diyor, ben ise evden çalışma.
Uzatmadan sadece kendi açımdan artılarını – eksilerini yazacağım. Önce eksiler…
- Saat sorunum genelde yok, bağımsızım. Ancak o zaman da düzen oturtmak zor.
- Evdeki tüm işler beni bekliyor. Uzun süre yardımcı yoktu, şimdi iki haftada bir destek alıyorum.
- Tam toplantıdasın, “akşama ne yiyeceğiz” diye bir telefon geliyor.
- İşimin saati olmadığı için akşam ailece otururken çalışmaya devam ediyorum.
- Gelir, her ay değişiyor. Net bir gelir olmadığı için plan yaparken zorlanıyorum.
- Aile büyükleriyle olduğumuzda “hah yine elinde telefon” demekten asla vazgeçmediler, vazgeçmiyorlar.
- Tam konsantre olmuş bir şey yaparken kapıdaki parmak izini görüp onu temizlemeye başlıyorum.
- Seni bütün gün evde “boş oturuyor” zannettiklerinden “nasıl olsa evdesin” istekleri art arda yağıyor.
- İnsan özlüyorum. Gideyim, bir yerde çalışayım, sohbet edeyim. Sabah kalkıp giyineyim, makyaj yapayım. Yani yemek yaparken düdüklü tencereyle konuşuyorum bazen sıkıntıdan. “Al bilgisayarı çık” da olamaz, her bir çıkış çok TL. Neden durduk yere para harcayayım? Şu anki işlerimi devam ettirerek başka işler de yapmak istiyorum ancak şirketlerden birinden bile dönüş yok. Yani haftada iki ofise gidilen bir işte, aradıkları kişideki özellik de bende varsa, neden çağırmıyorlar, anlamıyorum.
- Hiç bu kadar temizlik, düzen meraklısı değildim, şimdi her şey gözüme batıyor. Bu yazıyı yazarken bile kalkıp kahve makinesini temizledim mesela.
- Eşim işten, kızım okuldan geldiğinde hep benimle konuşsunlar istiyorum gün boyu yalnız olduğum için. Bir de İkizler burcuyum, konuşmayı öyle severim ki… “Benimle ilgilenin” diye kapris yapıyorum resmen.
- İş hakkında kendim hariç kimseye hesap vermiyorum.
- Yetiştirmem gereken bir yazıyı gece hazırlayıp, ertesi günü boş bırakabiliyorum.
- Yol masrafım yok.
- Mesai saatleri arasında bitmesi gereken işleri rahat hallediyorum.
- Hafta sonu kalabalığında alışverişe gitmek zorunda kalmıyorum.
- “Okuldan al, okula götür” durumlarında anında devreye girebiliyorum.
- Arabaya atlayıp şehir dışına gidip oradan çalışmaya devam edebiliyorum.
- Trafikle derdim yok, bir yere gideceksem trafiğin hafiflemesini bekliyorum.
- Toplantılarda kamera kapalı olunca tüm günü pijamayla bile geçirebiliyorum.
- Spora zamanım oluyor. Ancak spora gitmek için kendimi motive edemiyorum, o başka. Eskiden her sabah paten kayardım, bir gün döneceğim yeniden. Acaba ne zaman?
- Kızım küçükken çok oynadık, çok etkinlik yaptık. Çok güzel zaman geçirdik.
- İtiraf ediyorum, bazen eşim dahil herkese “toplantım var” deyip, evi karartıp sinema salonuna dönüştürüp film izliyorum. Yılda iki kere oluyor en fazla, ama yazasım geldi.
- Sadece spor giyinebiliyorum. İş kıyafetim yok…
Yani evden çalışmak çok kötü ya da harika diyemiyorum. Öyle ortadayım ki… Her zaman, her şeye “çok şükür” diyorum evet ancak sanırım arada sosyalleşmem de gerekiyor. Sosyalleşmek derken ofise gitmek, toplantılara katılmak… Net gelir elde etmek...
Bana kalsa ben sayfalarca yazarım da siz okurken sıkılacaksınız diye duruyorum. Devamı gelecek ama bu konunun. Özellikle işverenlerin 45 yaş ve üstünün “işe almamak” konusundaki direncini saatler boyunca konuşabilirim, yazabilirim.