Artık tam 10 sene olduğuna göre, bence küçük eve yerleşme konusunda profesyonelleştim.
Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki, aslında küçük eve yerleşmek, taşınmak daha masraflı. Neden? Çünkü hazır almaktan çok yaptırıyorsunuz. Yer kazanmak, her bir santimi değerlendirmek çok çok önemli. O masrafı bir kez yapıyor, sonra da her alanı kullanabildiğiniz için mutlu oluyorsunuz.
Bizim ev yaklaşık 75 metrekare. Salon, bildiğim kadarıyla 24. Mutfak ise yok denecek kadar küçük. Belki 5’tir. Cidden bilmiyorum. Bildiğim, mutfak dolapları dışında bizim de lavabonun üstüne ve buzdolabının üstüne dolap yaptırmış olmamız. Çünkü fazla eşyalar ortada durmuyor böylece. En çok kullandıklarımız elimizin altında.
Şimdi sadece bizim yaptıklarımızı yazacağım ki size de fikir olsun. Çünkü artık evler küçülüyor. Özellikle de İstanbul’da…
Mutfak kapısını çıkarttık. Zaten küçük, karanlığa gerek yok. Mutfakla salon arasına minik bir pencere açtık ki karanlık olmasın. Oraya çiçekleri de koydum. Yerlerini de sevdiler. Çiçekler mutlu, ben mutlu.
Kızımın yatağını, dolabını özel yaptırmıştım ilkokula başlarken. Yatağının altında altı çekmece vardı. Bütün eşyaları alıyordu. Bu sene yeniden değiştirdik. Bir şifonyer, açılabilen altı çekmeceli bir yatak ve minik bir çalışma masası.
Salonda, kullanılmayan köşeye kenarı aynalı dolap yaptırdık. Duvarları da aynı renge boyayınca koca dolap kayboldu resmen. Bütün kitaplar, kutu oyunlarımız, eşyalarımız orada duruyor. (Daha çok şey var da dağınıklığım çıkmasın ortaya)
Ben de isterdim şık bir karyola ancak baza bizim kurtarıcımız. Hatta “küçük evde 180x200 cm yatak olur mu” diyorlar ancak onun rahatlığından da vazgeçemedik. Baza bir dünya eşya alıyor. Yazlık kışlık ayırmak zorunda olduğumuzdan yer yokluğu nedeniyle, çok işimize yarıyor. Hatta çok kalın kabanlar da orada. Alıp, yerine koyuyoruz yeniden.
Gardıroplar, şifonyer; hepsi odaya göre yapıldı. L şeklinde bir oda ve o L’de karşılıklı dört dolap hayal edin. Başka türlü yerleşemezdi. Aslında ne fikirlerim vardı da, olmadı. Kabul ettiremedim eşime. Şimdi pişman. Bu halinden ona dönmek de pahalı olacağı için ben de vazgeçtim.
Takıntı diyebilirsiniz ancak ebeveyn banyosunun kapısını görmek de hoşuma gitmediğinden, gece dolap kapağını açıyorum uyurken, sanki arkada başka bir oda varmış gibi duruyor. Hatta bir başka dolapta da ayna olduğu için küçücük bir giyinme kabini oluyor orası. Şimdi bunu düşününce filmlerdeki, dizilerdeki gibi bir şey hayal etmeyin ama. 😊
Ebeveyn banyosunda duşakabin çok küçük olduğu ve kullanılmadığı için onu söktürüp yerine tavana kadar dolap yaptırdık. Üstte tuvalet kağıtları, kağıt havlular, alttaki dolapta ise ayakkabılar duruyor.
Banyomuzda da çamaşır – kurutma makinesi olduğundan dolap küçük. Bu nedenle lavabonun üstünden tavana kadar kapakları aynalı bir dolap yaptırdık. Her şeyi alıyor. Çok derin olmadığı için de asla göz yormuyor.
Böyle anlatınca ev “dolap dolap” sanılacak farkındayım ancak öyle değil işte.
TV ünitesini de biz yaptırdık yine milimetrik.
Koltuk, L. Hem de açılıp yatak oluyor ve altı da bazalı. Bu aralar onu değiştirmeye fena takmış olsam da, kullanışlı olduğu için duruyorum.
Bir L koltuk dışında iki de berjer var. Masamız açılmıyor, 80’e 130 cm. Altı sandalyemiz var. Bu kadar. 😊
Ev yerden ısıtmalı olduğu için annelerin bayıldığı halılar gitti, yerine makinede yıkanabilen minnak halılar geldi. Hatta ben onlara “halımsı” diyorum.
Bir şey aldığımda, eskisini veriyorum. Diyelim ki altı kişilik yemek takımı aldım, diğeri gidiyor. Aynı şey pantolon için de gerekli, bardak için de.
Ona rağmen eve şöyle bir baktığımda yine neler biriktiğini görüyorum. “Ya kullanırsak” diye saklananlar… Üç ayda bir onlar da gidiyor. İşte sonra neden ve nasıl birikiyor, onu çözemedim.
Şöyle bir hata yapmıştım. 10 sene önce taşındığımızdan beri her duvar başka renkti ve bu renkler iki senede bir değişti. Tablolar, puzzlelar… Nasıl doluydu anlatamam. Gözlerim değil beynim, ruhum yoruluyordu. Bu yaz ev gri oldu. Bütün ev tek renk. Duvarda hiçbir şey yok. Baktıkça şaşırıyorum.
Salondaki yuvarlak aynayı da mutfak çıkışına koydum, o bile geniş gösterdi mutfağı. Şimdi salona hakim olan renkler: Haki, kese kağıdı ve gri… Birkaç ay önce her köşesi başka renk olan ev değilmiş gibi sanki. Bir daha duvara bir şey asacağımı sanmıyorum. Göreceğiz bakalım.
Takılara da şöyle bir çözüm buldum. Şeffaf askılarda, bizim odadaki duvardalar.
Küçük evin olmazsa olmazı kurutma makinesi. İkisi bir arada ile rahat edemedik, ayrı ayrı aldık ve üst üste duruyorlar. Çamaşır asacak yer yok çünkü.
Kesin unuttuklarım var ama söz, aklıma geldikçe yazarım. Zaten Instagram hesabımda (www.instagram.com/sebnemseckiner) bütün ev görünüyor. Fikir olsun diye bakmak isterseniz videolar bölümünde..
Şimdilik sevdiler. Bir sonraki hafta “evlilik”le ilgili yazmak istiyorum. Kısmet. Her an değişebilir. İkizler burcu olmak bunu gerektirir. 😊