Hipertansiyon ya da yüksek tansiyon, atar damarlardaki kan basıncının kalıcı olarak yüksek olduğu (>90 mmHg ve/veya tekrarlayan ölçümlerde >140 mmHg), kontrol altına alınmadığında kalp, beyin ve böbrek başta olmak üzere bazı organlarda önemli sorunlara neden olabilen kronik bir hastalıktır. Kalp kanı tüm vücuda pompalar. Kan basıncı işte bu pompalama sırasında kanın damar içinde yaptığı basınçtır. Bu basınç kanın tüm vücuda dağılımını sağlamak için gereklidir. Ama bazen damarlarda olması gerekenden çok daha fazla basınç oluşur ve bu durum hipertansiyon ya da yüksek kan basıncı olarak ifade edilir.
Hipertansiyon tüm dünyada halen önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir. Neredeyse her üç erişkinden birinde görülen hipertansiyonun kronik bir hastalık olmasının yanı sıra ölümle sonuçlanabilen özellikle kalp hastalıkları ve inme (felç) gibi önemli sorunlara neden olduğu bilinmektedir. Zamanla artan basınç damarlarda anevrizma adı verilen küçük şişliklere neden olabilir, kalbin büyümesine yol açabilir ve bu da kalp krizi ve kalp yetmezliği riskini artırır. Ayrıca kalp ritim bozukluklarından biri olan atriyal fibrilasyon gelişmesinde de yüksek kan basıncının payı vardır. Böbreklerdeki kan damarlarının hasar görmesi sonucu kronik böbrek hastalığı gelişebilir. Hipertansiyonun etkilediği önemli bir diğer organımız da gözlerdir, buradaki küçük kan damarları yüksek kan basıncına karşı hassas olduğundan görme sorunları ve hatta körlük gelişebilir.
Hipertansiyon iki ana nedenle oluşur: Primer (Esansiyel) hipertansiyonun nedeni tam olarak bilinmese de olguların %90’dan fazlasının bu şekilde olduğu kabul edilmektedir. Sekonder hipertansiyon ise belli bir nedene bağlı olarak (Kronik böbrek hastalığı veya renovasküler hastalıklar, primer aldosteronizm, Cushing sendromu, feokromositoma, hiperparatiroidizm, hipertirodizm, obstrüktif uyku apnesi, aort koarktasyonu ve bazı ilaçlar) görülen ve olguların yaklaşık %10 kadarını oluşturan hipertansiyon tipidir. Bazı ilaçların kan basıncını yükselttiği bilindiği için hipertansiyon hastalarının özellikle non-steroidal antienflamatuvar grubu ağrı kesici ilaçları, kortikosteroidleri, bazı doğum kontrol haplarını, özellikle içinde dekonjestan etkili ilaçların yer aldığı antigribal ilaçları ve burun spreylerini kullanmadan önce doktor ve eczacılarına tansiyon hastası olduklarını söylemeleri gerekir. Yine kan basıncını yükseltebileceği için meyan kökü, St. John’s Wort ve yüksek doz ginseng gibi bitkisel ürünlerin de hipertansiyon hastaları tarafından kullanımı önerilmez.
Hipertansiyon sık görülen bir hastalıktır. Bu nedenle hipertansiyon hastası olsun ya da olmasın herkesin yılda en az bir kez tansiyonlarını kontrol ettirmeleri gerekir. Bazı faktörler hipertansiyon gelişmesini tetikleyebilir. Bu faktörler arasında en yaygın olanları aile öyküsü, ileri yaş, kronik böbrek hastalığı ve diyabet varlığıdır. Bunlar dışında sigara ve alkol, fazla kilo, aşırı tuz kullanımı, yetersiz potasyum tüketimi, hareketsiz yaşam, stres ve bazı ilaçlar da hipertansiyon gelişmesinde önemli rol oynamaktadır.
Hipertansiyon hastalarının çoğu başlangıçta genellikle belirtisiz yaşarlar. Bazı hastalarda baş ağrısı gibi şikayetler olsa da hipertansiyona özgü belirtilerin görülmemesi nedeniyle yukarıda belirtildiği gibi yıllık kan basıncı ölçümü tanı için değerlidir. Uzun süredir hipertansiyonla yaşayan ama bunun farkında olmayan bireylerde bazen hedef organ hasarına bağlı olarak göz, böbrek, beyin, kalp ve damarlarda çeşitli bulgular görülebilir. Hastaların uzun süre belirtisiz bir yaşam sürmeleri hipertansiyon tanısını geciktirebildiği gibi, tanı almış hastalarda tedaviye uyumsuzluğun önemli nedenlerinden biri olarak da kabul edilmektedir. Sağlıklı bir insanda ideal kan basıncının 120/80 mmHg olduğu kabul edildiği için bu değerden yüksek ama tanı değeri olan 140/90 mmHg’dan düşük olan ölçümler öncü-hipertansiyon olarak değerlendirilir ve bu kişiler hipertansiyon hastası olmaya aday bireyler oldukları için yaşam tarzlarına daha çok önem vermeleri ve kan basıncı ölçümlerini 3-6 ayda bir tekrarlamaları önerilir.
Hedef kan basıncı değeri her bireye özgü olarak hastanın doktoru tarafından belirlenir. Bu hedefler belirlenirken hastanın yaşı, eşlik eden diğer kronik hastalıkları, yüksek bir kalp hastalığı riskinin olup olmaması gibi kriterler göz önünde bulundurulur. 65 yaşından küçük olan hastalarda veya yüksek kalp hastalığı riski olanlarda kan basıncının 120– 130/70–80 mmHg arasında olması istenir. Yaşlılarda (65 yaş ve üstü) ise eşlik eden bir risk faktörü olmadığı takdirde kan basıncı aralığının 130–140/70–80 mmHg olması yeterli kabul edilir.
Evde kan basıncı ölçümü için koldan ölçer manşonlu, mekanik veya dijital tansiyon ölçüm aleti kullanılabilir. Tanı sürecindeki hastanın doktora gidene kadar genellikle 6-7 gün boyunca ölçüm yapması önerilir. Ölçümler sessiz bir odada, sabah ve akşam saatlerinde, en az 5 dakika oturur vaziyette istirahat sonrası yapılmalıdır. 1-2 dakika arayla en az 2 ölçüm alınmalıdır. Ölçümlere kan basıncı ilk ölçümde daha yüksek çıkan koldan devam edilmelidir. Ölçümlerden yarım saat öncesine kadar yemek yenmemeli, çay, kahve ve sigara tüketilmemelidir. Ölçüm anında ayaklar yere basmalıdır ve sırt arkaya yaslanmalıdır. Kol kalp hizasında olacak şekilde desteklenmelidir. Düzenli tedavi almakta olan ve kan basıncı kontrol altına alınmış olan hastaların kan basıncını haftada birkaç kez ölçmeleri yeterlidir. Elde edilen ölçümler eczacı veya doktor tarafından verilmiş olan kan basıncı takip kartlarına işlenmelidir.
Hipertansiyon, kronik bir hastalık olmasına karşın, hastaların yaşam tarzı değişikliklerine ve ilaç tedavisine uyum göstermeleri ile kontrol altında tutulabilen ve uzun yıllar herhangi bir komplikasyon olmadan seyredebilen bir hastalıktır. Hipertansiyon tedavisindeki amaç yüksek kan basıncını engelleyerek; bunun kalp, beyin, damar ve böbreklerde oluşturabileceği zararları önlemektir. Hipertansiyona uygun bir yaşam tarzının benimsenmesi, ilaçların düzenli kullanımı ve ihmal edilmemesi gereken kontroller sayesinde hastaların çoğu sağlıklı bir yaşam sürdürebilmektedir.
Hipertansiyon hastalarında kan basıncını hedeflenen değerlere düşürebilmek için verilen ilaç tedavisinin yanı sıra yaşam tarzı değişikliğinin yeri oldukça fazladır. Yüksek kanıt düzeyine sahip olan başlıca öneriler arasında hipertansiyona özel diyet (özellikle Akdeniz tipi beslenme; bol meyve ve sebze tüketimi, lifli gıdalar, az yağlı veya yağsız süt ürünleri), fiziksel aktivite (haftada en 5-7 gün 30’ar dakikalık dinamik egzersiz), kilo verme, sodyum kısıtlaması (günde 2-2.4 g kadar sodyum veya 5-6 g kadar tuz), potasyum takviyesi (kardiyovasküler hastalığı olanlar hariç, tercihen potasyumca zengin gıdalarla günde 3500-5000 mg kadar) ve alkol kullanımının azaltılması yer almaktadır. Özellikle gizli sodyum tüketimi konusuna (sodyumca zengin besinler, hazır paketli gıdalar, şarküteri ürünleri, yapısında doğal olarak sodyum bulunan et ve tavuk ürünleri, gazlı içecekler vb) dikkat edilmelidir. Mevcut kiloların %5-10’unun verilmesi de kan basıncını düşürmek için oldukça etkili bir yöntemdir. Doymuş yağ asitleri ve trans yağlardan kesinlikle uzak durulmalıdır. Hasta eğer sigara içiyorsa bir an önce bırakması ve stressiz bir yaşam konusunda motive edilmesi gerekir. Yaşam tarzıyla ilgili bu önerilerin her birinin kan basıncını yaklaşık 4-6 mmHg kadar düşürebilme özelliği vardır.
Dört temel antihipertansif ilaç̧ grubu; tiyazid diüretikleri, kalsiyum kanal blokörleri, anjiyotensin dönüştürücü enzim (ADE) inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör blokörleri (ARB) olup doktor hastanın durumuna ve eşlik eden diğer hastalıklarına göre bunlardan birini veya kombinasyonlarını tercih edebilir. Özellikle bilinen kalp hastalığı olan hipertansiyon hastalarında yukarıdaki ilaçlara ilaveten beta blokör adı verilen grup da kullanılabilir. Dirençli hipertansiyon olgularında alfa blokörler, santral etkili vazodilatör ilaçlar da tedaviye eklenebilir.
Mevcut kanıtlar antihipertansif tedavinin kardiyovasküler morbidite ve mortaliteyi azaltıcı etkisi olduğunu göstermesine rağmen hipertansiyon hastalarının halen tam olarak kontrol altında olmadıkları bilinmektedir. Hipertansiyon hastalarının yaklaşık üçte birinin ilk 6 ay sonra, yarısının da 1 yılın sonunda tedavilerini bilinçli olarak bıraktıkları tahmin edilmektedir. Hipertansiyon hastalarında yaşanan uyum sorunları arasında ilacın unutulması ve ilacın sadece kan basıncı yüksek olduğunda alınması gibi tedaviyi olumsuz etkileyen faktörler de yer almaktadır. Bunlara ilaveten, tedavi süresinin uzun olması, hastalığın çoğu zaman belirtisiz seyretmesi, motivasyon eksikliği gibi durumların da hipertansiyon hastasının uyumunu azalttığı bilinmektedir. Hastanın tansiyonu normal değerlerde olsa bile ilaçların kullanımına devam edilmesi gerekir. Hastalar ilaçlarını kendi kendilerine bırakmamalıdır. Hipertansiyon ilaçları bağımlılık yapmaz. Ancak yaş ilerledikçe azalan damar esnekliği nedeni ile kan basıncı kontrolü için alınan ilaç sayısının ya da kullanılan dozun değiştirilmesi gerekebilir. Bu konuda doktorun talimatlarına uyulması çok önemlidir.
Hipertansiyon tedavinizde kullanılan ilaçların etkilerinin ortaya çıkması için 3–4 haftalık bir süreye ihtiyaç vardır. Bu nedenle doktora ya da eczacıya danışmadan ilaçları kullanmayı bırakmayınız. Ayrıca tansiyon ilaçlarının aniden bırakılması istemediğimiz bazı etkilere neden olabilir. İlaçlarınız bölmeyin, ağzınızda bekletmeyin ve çiğnemeyin, bütün olarak bir bardak su ile yutun. Hipertansiyon ilaçlarının çoğu açlık/tokluk durumundan bağımsız kullanılabilmektedir. İlaçların her gün aynı saatte alınması önemlidir. İlacınızın kullanım saati veya şekline özgü uyarılar doktorunuz ve eczacınız tarafından ayrıca yapılmaktadır.
İlaçların doktor ve eczacının aktardığı bilgilere uygun şekilde kullanılması önemlidir. İlaçlar düzenli şekilde kullanıldığında etki gösterirler. İlaçlarınızı kullanmayı unutmamak için; onları her gün aynı saatte alın. Kahvaltı saati, diş fırçalamak gibi her gün düzenli olarak yaptığınız günlük bir aktivitenin öncesinde veya sonrasında ilaç kullanımını alışkanlık haline getirebilirsiniz. Haftalık ilaç kutuları ilaçlarınızı almanızı hatırlamanıza yardımcı olabilir. Bu konuda eczacınızdan bilgi alabilirsiniz. Telefonunuzun alarmını bir hatırlatıcı olarak kullanabilirsiniz. Her ilacın olduğu gibi, hipertansiyon ilaçlarının da bazı yan etkileri olabilir. Genellikle çok sık görülmeyen bu yan etkileri gördüğünüzde doktorunuza/eczacınıza mutlaka bilgi verin.
2017 High BP Clinical Guideline, ACC/AHA
2021 European Society of Hypertension practice guidelines for office and out-of-office blood pressure measurement.
Aguiar et al. Pharmaceutical care in hypertensive patients: A systematic literature review. Research in Social and Administrative Pharmacy 8 (2012) 383–396
de Lyra Júnior DP, Marcellini PM, Pelá IR. Effect of pharmaceutical care intervention on blood pressure of elderly outpatients with hypertension. Brazilian Journal of Pharmaceutical Sciences vol. 44, n. 3, jul./set., 2008
ESH/ESC – Arteriyel Hipertansiyon Kılavuzu – 2018 ve 2023
Guideline for the pharmacological treatment of hypertension in adults. WHO, 2021
Hypertension in adults: diagnosis and management, NICE Guideline 2019
ISH Global Hypertension Practice Guidelines –Haziran 2020
Oparah AC, Adje DU, Enato EFO. Outcomes of pharmaceutical care intervention to hypertensive patients in a Nigerian community pharmacy. The International Journal of Pharmacy Practice, 14: 115–122, June 2006
Schroeder K, Fahey T, Ebrahim S. How can we improve adherence to blood pressure-lowering medication in ambulatory care? Systematic review of randomized controlled trials. Arch Intern Med. Vol 164, Apr 12, 164(7):722-32. 2004
Skowron A, Polak S, Brandys J. The impact of pharmaceutical care on patients with hypertension and their pharmacists. Pharmacy Practice (Granada) 2011 Apr-Jun; 9(2):110-115
TEMD Hipertansiyon Tanı ve Tedavi Kılavuzu, 2018
Türk Hipertansiyon Uzlaşı raporu, Türk Kardiyol Dern Arş 2019.
Türk Kardiyoloji Derneği Hipertansiyon Bültenleri
Wells BG, DiPiro JT, Schwinghammer TL, DiPiro CV. Pharmacotherapy Handbook, Ninth Edition, 978-0-07-182128-5, 2015.
WHO, A global brief on hypertension, World Health Day 2013