Genellikle keskin sınırlı, üzerinde hastalığa ismini veren sedef (gümüş) renginde kepeklenmeler (pullanmalar) bulunan bir cilt bozukluğudur.
Sedef hastalığı (psoriasis) tüm dünyada yaygın olarak görülen otoimmün bir hastalıktır. Genetik ve çevresel faktörler hastalığın görülme sıklığını etkiler. Ülkemizde her 100 kişiden iki veya üç kişide ortaya çıkan bu hastalık her yaşta görülebildiği gibi genellikle 15-30 yaşlarında ortaya çıkmaktadır.
Bu hastalığın altında yatan neden kesin olarak bilinmemekle birlikte yapılan araştırmalar bu hastalığın bağışıklık sistemindeki bir sorundan kaynaklandığını göstermektedir.
Vücudumuz derinin en derin tabakasında yeni cilt hücreleri üretir. Bu cilt hücreleri, en dış seviyeye ulaşana kadar yavaş yavaş cilt katmanları boyunca yukarı doğru hareket eder ve burada ölürler. Ölü hücreler pul pul dökülürler. Tüm bu süreç normalde yaklaşık 3 ila 4 hafta sürer. Ancak sedef hastalığı olan kişilerde bu süreç yalnızca 3 ila 7 gün kadar sürer. Sonuç olarak, tam olarak olgunlaşmamış hücreler cilt yüzeyinde hızla birikerek pullarla kaplı kabuklu lekelere neden olur.
Ailede sedef hastalığı öyküsünün bulunması önemli bir risk faktörüdür. Yakın aile bireylerinde bu hastalığın bulunması, kişinin sedef hastalığına yakalanma ihtimalinde artış ile sonuçlanabilir.
Amerikan Dermatoloji Akademisi’ne göre, eğer bir ebeveyn, büyükanne veya büyükbaba veya kardeşte sedef hastalığı varsa, bireyin sedef hastalığına yakalanma şansı daha yüksektir.
Kronik plak tip sedef (Psoriasis vulgaris)asdadsa
Sedef hastalığına sahip bireylerin % 85-90’ında görülen en yaygın tiptir. Psoriasis vulgaris yaygın olarak dirseklerde, dizlerde, saçlı deride ve sırtta ortaya çıkan, kalın kırmızı renkli plaklar üzerindeki gri veya beyaz renkli döküntüler ile karakterizedir. Lezyon boyutları genellikle 1-10 cm aralığındadır ancak bazı bireylerde tüm vücudu kaplayacak kadar büyük olabilirler.
*Cilt lezyonları, cildin etrafında cilde kıyasla renk, şekil, boyut veya doku dahil olmak üzere anormal görünüme sahip olan cilt bölgeleridir.
Guttat sedef
Tüm alt tipler arasında en iyi seyirli sedef formudur. Özellikle, çocukluk ve genç erişkinlik döneminde daha fazla görülmekle birlikte, yaşlı bireylerde de ortaya çıkabilmektedir. Oluşan lezyonlar Kronik Plak Tip sedefe göre daha ince yapılı ve küçüktür. Guttat sedef tedavi edilmediğinde, kendiliğinden sönebilir ancak kronik plak tipi sedef de gelişebilir.
Eritrodermik sedef
Sedef hastaların %1 ila %3’ünde görülen nadir rastlanan tipidir. Hastalığın vücudun %90’ından fazlasını kaplamasıdır. Genellikle 50 yaş üstü bireylerde görülür. Yanık benzeri ağrılı lezyonlar oluşturan bu tip; ilaç, güneş ışığı, travma, enfeksiyon gibi faktörlerin etkisiyle tetiklenebilir.
Püstüler sedef
Bu tip sedefin ayırt edici özelliği lezyonların kırmızı zeminde, irinli sivilceler şeklinde olmasıdır. Vücudun herhangi bir bölgesinde ortaya çıkabileceği gibi çoğunlukla avuçlar ve ayak tabanlarına yerleşim gösterir.
Tırnak tutulumlu sedef
Sedef hastalarının %10-80’inde tutulum tırnaklarda meydana gelmektedir. Bu tipte tırnak yatağında çukurlaşma, tırnak plağında beyazlaşma veya parçalanma, renk değişimi, kalınlaşma ve tırnak büyümesi gibi durumlar görülebilir. Tedaviye geç kalındığı takdirde tırnak kaybı meydana gelebilir.
Yapılan fiziksel muayenede deri lezyonlarıyla birlikte klinik bulgularla tanı konulmaktadır.
Şu anda mevcut olan çeşitli tedavi seçeneklerine rağmen sedef hastalığının tam tedavisi halen zorlu bir süreçtir. Topikal tedaviler, fototerapi yöntemleri ve biyolojik ajanlar ile tedaviler, hastalığın belirti ve semptomlarının azaltılması için mevcut yöntemlerdir.
Topikal tedavi, hafif ve orta şiddetli bölgesel lezyonlara sahip hastalarda tercih edilmektedir. Bunlar; deri üzerindeki pullanmaları engelleyen çeşitli ilaçlar, kortizon içeren ilaçlar, sentetik D vitamini içeren ilaçlar veya nemlendiricilerdir.
Fototerapi, lezyonlu bölgenin ultraviyole ışınlara maruz bırakılmasını içeren bir yöntemdir. Topikal tedavinin yeterli olmadığı inatçı lezyonlarda tercih edilmektedir.
Topikal tedavi ve fototerapinin yetersiz kaldığı durumlarda, metotreksat, siklosporin, retinoidler, hidroksiüre, leflunomid gibi biyolojik ajanlar hastalığın tedavisinde etkin tedavi seçenekleridir.
Sedef hastalığı bulaşıcı bir hastalık değildir
Sedef hastalığında yeme alışkanlıklarının değiştirilmesi, cilt lezyonlarını hafifleterek ve diğer hastalıkların riskini azaltarak hastaların yaşam kalitesini artırabilir. Sedef hastalığı olan kişilerin diyet tedavisinde A vitamini, C vitamini, E vitamini, karotenoidler, flavonoidler ve selenyum gibi antioksidanların bulunması son derece önemlidir. Bununla birlikte hastalar doymuş yağ asitlerinin alımını sınırlamalı ve bunları, anti-inflamatuar etkiye sahip olan omega-3 ailesinden çoklu doymamış yağ asitleriyle değiştirmelidir.
Sedef hastalığı bağışıklık sistemiyle bağlantılı kronik bir hastalıktır. Sedef hastaları birçok zararlı etkisi olan alkol bağımlılığı açısından yüksek risk altındadır. Alkol kullanımının artması, sedef hastalığının şiddetinin kötüleşmesiyle ilişkilidir. Bununla birlikte alkol kullanımı sistemik tedavilere zayıf yanıt için bir risk faktörü oluşturur.
Sedef hastalığı fiziksel belirti ve semptomların ötesinde önemli psikososyal etkileri olan bir hastalıktır. Lezyonların yüz, kol, bacak gibi görünür bölgelerde oluşması bu durumu tetiklemektedir. Yapılan klinik araştırmalar sedef hastalığına sahip kişilerde depresyon, kaygı ve kendine zarar verme isteği gibi psikososyal sorunların görülme sıklığının diğer cilt hastalıklarına sahip bireylere kıyasla daha fazla olduğunu göstermektedir. Bu durumda tavsiye edilen; erken teşhis ile birlikte psikososyal destek ihtiyaçlarının saptanmasıdır. Daha fazla desteğe ihtiyaç duyan hastalar belirlendikten sonra, inflamasyonun hızlı ve etkili tedavisi, bilişsel davranışçı terapi, meditasyon ve farkındalık temelli yolla sonuçlar iyileştirilebilir
Hamilelik, anne organizması için önemli hormonal ve immünolojik değişiklikleri içeren benzersiz bir süreçtir. Hamilelik sırasında sedef hastalığının seyri çok öngörülemez. Bu süreçte sedef hastalığının tedavisi ve tedavi seçeneklerinin nasıl yönetileceği kararı hem annenin hem de fetüsün sağlığının dikkate alınması gerektiğinden çok yönlü düşünmeyi gerektirir. Anne adayının tedavi seçenekleri mutlaka uzman hekimin danışmanlığı altında değerlendirilmelidir
Sedef hastalığı, genetik olarak duyarlı bireyleri etkileyen, karmaşık bir immünopatogenez (bağışıklık sistemi ilişkili hastalık gelişimi sırasında vücutta meydana gelen değişiklikler) nedeniyle yanlış bilgilere duyarlı hale gelen kronik bir hastalıktır. Halk arasında bilinenin aksine bulaşıcı değildir. Sedef hastalığı ile ilgili bilinen bir başka yanlış ışık tedavisinin kanser riski taşıdığıdır. Bilinenin aksine uzman hekim tarafından önerilen ışık tedavisi radyoaktif ışın taşımadığı için kanser riski barındırmaz.
Sedef hastalığına ilişkin yanlış bilgiler, halkın sedef hastalığı algısını yanıltabilir, damgalanmaya neden olabilir ve sedef hastalığı olan hastaları yanıltarak daha kötü sonuçlara yol açabilir. Bu sebeple hastaların kulaktan dolma bilgilerle değil uzman hekim danışmanlığında yol alması faydalı olacaktır.
Sedef hastalığı (psoriasis), cilt hücrelerinin normalden daha hızlı yenilenmesiyle ortaya çıkan kronik bir cilt hastalığıdır. Bu hastalıkta deri üzerinde hastalığa ismini veren sedef (gümüş) renginde kepeklenmeler (pullanmalar) bulunur. Otoimmün yani bağışıklık sistemindeki bir sorundan kaynaklanan bu hastalık genetik ve çevresel etkenlerle her yaşta ortaya çıkabilmektedir. Tanısı, dermatolog tarafından fiziksel muayenede deri lezyonlarıyla birlikte kolaylıkla yapılabilmektedir. Sedef hastalığının farklı tipleri bulunmakla birlikte kronik plak tip sedef, sedef hastalığına sahip bireylerin %85-90’ında görülen en yaygın tipidir. Bu tip yaygın olarak dirseklerde, dizlerde, saçlı deride ve sırtta ortaya çıkan, kalın kırmızı renkli plaklar üzerindeki gri veya beyaz renkli döküntüler ile karakterizedir. Sedef hastalığında topikal tedaviler, fototerapi (ışınla tedavi) yöntemleri ve biyolojik ajanlar ile tedaviler, hastalığın belirti ve semptomlarının azaltılması için mevcut yöntemlerdir. Ancak hastalığı tamamen ortadan kaldıracak bir tedavi seçeneği henüz mevcut değildir. Sedef hastalığı fiziksel belirti ve semptomların ötesinde önemli psikososyal etkileri olan bir hastalıktır. Sedef hastalığının bulaşıcı olduğu gibi halk arasında bilinen yanlışlar durumu tetiklemektedir. Bu sebeple hastaların kulaktan dolma bilgilerle değil uzman hekim danışmanlığında yol alması hasta için hem fizyolojik hem de psikososyal yönden faydalı olacaktır.
Blackstone B, et al. Assessing and Improving Psychological Well-Being in Psoriasis: Considerations for the Clinician. (2022).
Ferreira C, et al. Management of psoriasis in pregnancy-a review of the evidence to date. Drugs Context. (2020).
Garbicz J, et al. Nutritional therapy in persons suffering from psoriasis. (2022).
Kearney N. & Kirby, B. Alcohol and psoriasis for the dermatologist: know, screen, intervene. (2022).
Özer İ and Yıldırım Dİ. Social awareness about psoriasis: Misconceptions, negative prejudices and discriminatory behavior. (2020).
Roche D, et al. A qualitative analysis of online misinformation and conspiracy theories in psoriasis. (2022).
Şen, Ş. Sedef hastalığı güçlendirme olçeği geçerlik-güvenirlik calışması (2023). (Order No. 30456170). Available from ProQuest Dissertations & Theses Global. (2812064660).
Tokuyama M. and Mabuchi T. (2020). New treatment addressing the pathogenesis of psoriasis. (2020).
Torales J, et al. Psychodermatological mechanisms of psoriasis. (2020).