
Ülseratif kolit, Crohn hastalığı gibi kronik inflamatuvar bağırsak hastalığıdır. Crohn hastalığından farklı olarak kolon ile sınırlıdır, rektum sıklıkla tutulur. İnce bağırsak tutulumu gözlenmez. Crohn hastalığının aksine tutulum devamlı ve inflamasyon mukozaldir, derinlere inmez. Hafif vakalarda inflamasyon yalnızca rektumda, şiddetli vakalarda ise bütün kolonda görülür. Hastalık ilerledikçe üzerine eklenen bakteriyel enfeksiyonun katkısıyla oluşan ülserler devamlılık kazanır ve yerleşir.
Ülseratif kolite neden olan etkenler tam olarak bilinmemekle birlikte bağışıklık sistemi, genetik yatkınlık ve çevresel faktörler (diyet dahil) hastalığın gelişiminde ve ilerlemesinde rol oynamaktadır. Dünya genelinde beslenme alışkanlıkları, çevresel ve sosyal faktörler değiştikçe görülme sıklığı da endişe verici oranda artış göstermiştir. Yüksek şeker ve meşrubat tüketimi ile düşük sebze tüketiminin artmış ülseratif kolit riski ile ilişkili olduğu belirtilmiştir. Omega-3 çoklu doymamış yağ asitlerinin tüketiminin azalması ve diyetle alınan omega-6 çoklu doymamış yağ asitlerinin artması, ülseratif kolit riskinde artış ile ilişkilendirilmektedir. Ayrıca, Crohn hastalığı kadınlarda erkeklere göre daha fazla görülürken, ülseratif kolitte tüm yaş gruplarında kadın-erkek oranı benzerdir ve herhangi bir cinsiyet farkı gözlenmemiştir.
Ülseratif kolitte tanı hastanın anamnezi (öyküsü), klinik bulguları, endoskopik görüntüleme ve histolojik sonuçların değerlendirilmesi ile konulmaktadır. Sedimentasyon ve C-reaktif protein (CRP) gibi inflamasyon belirteçleri yüksek seyredebilir. Fekal kalprotektin, barsakta artan nötrofiller ile ilişkili olup dışkıda saptanabilen bir proteindir ve tanıda yardımcıdır. CRP ve fekal kalprotektin seviyeleri tedaviye yanıt olarak değerlendirilen belirteçlerdir. Tanı koymada radyolojik görüntüleme kullanımı sınırlıdır. Akut şiddetli ülseratif koliti olan hastalarda toksik megakolon değerlendirmesinin ayakta doğrudan batın grafisi ile yapılması önerilir. Manyetik rezonans görüntüleme ve batın tomografisi kolonda kalınlaşma olup olmadığını gösterebilir, ancak tanı aracı olacak kadar duyarlı değildir. Kolonoskopi, hastalığın teşhis ve takibinde altın standart olarak kabul edilmektedir. Ülseratif koliti olan hastalarda displazi (kanser öncüsü olabilen anormal hücrelerin varlığı) incelemesi için önem taşımaktadır.
Ülseratif kolitin belirtileri çoğunlukla sinsidir. En belirgin semptom kanlı ishaldir, çoğu zaman acil dışkılama hissi veya dışkı yapma güçlüğü ile birlikte kendini gösterir. Rektumda inflamasyon mukuslu kanamaya yol açmaktadır. İshal günde 10-12 veya daha fazla sayıda olabilmektedir. Bununla birlikte hastalığın rektumla sınırlı olduğu hastalarda dışkılama alışkanlığında değişme olmaksızın kanama hatta kabızlık görülebilir. Karın bölgesinin alt kısmında kramp şeklinde ağrı hissedilir fakat genellikle hafiftir. Ayrıca bulantı, kusma, mide üst bölgesinde rahatsızlık, iştahsızlık, ateş ve kilo kaybı görülmektedir. Süt ve süt ürünlerine karşı intolerans oluşabilir. Kanamaya bağlı anemi, protein düşüklüğü ve şiddetli ishal sonucu elektrolit dengesinde bozukluk oluşmaktadır. Ülseratif kolitte; iştahsızlık, diyare, bulantı ve kusma sonucu hastalar yeterince beslenemedikleri için malnütrisyon (yetersiz beslenme) da görülmektedir.
Sistemik komplikasyonları arasında, karaciğer, safra kesesi ve safra yolları hastalıkları, yağlı karaciğer, eklem iltihabı, göz, deri ve mukoza lezyonları, anemi ve damar iltihabı bulunmaktadır. Alt sindirim sistemi kanamalarının çoğu kendiliğinden durur ancak bazı vakalarda acil kolektomi (kolonun bir kısmını veya tamamının cerrahi çıkartılması) gerekebilir. Perforasyon (delinme) en sık sigmoid kolonda görülmektedir, kortikosteroid tedavisi perforasyon riskini artırmaktadır. Hastalarda halsizlik, taşikardi (kalp hızının artması), hipotansiyon, bağırsak seslerinde azalma/kaybolma, karın bölgesinde hassasiyet ve diyafram altında serbest hava görülmektedir. En sık hastane yatışlarına neden olan komplikasyon ise toksik megakolondur (kolonun hızla genişlemesi ve şişmesi). Ülseratif kolit ile ilgili lokal komplikasyonlar; apse, fistül (anormal bağlantı), kolon ve rektumda darlık ve ağır kanamadır. Ülseratif kolitte anüste çatlaklar, anüs çevresinde apseler veya hemoroidler nadir olarak gelişmektedir. Ayrıca, hastalığın süresine bağlı olarak artmış inflamasyon ve nütrisyonel faktörler malignite (kötü huylu tümör) riskini arttırabilmektedir.
Hastalığın nedeni tam olarak bilinmediği için kesin bir tedavisi de bulunmamaktadır. Tedaviye yönelik yaklaşımlar, inflamasyon ve semptomları hafifletmeye yöneliktir. Ülseratif kolitte sülfasalazin veya mesalazin ve gerektiğinde kortikosteroidler tercih edilen tedavi seçenekleri arasındadır. Sülfasalazin aktif ülseratif kolit tedavisinde ve remisyonun (belirtilerin ortadan kalkması veya hafiflemesi) sağlanmasında kullanılan bir ilaçtır. Antibiyotikler ise fistül ve apse gibi komplikasyonlarda sıklıkla tercih edilir. Probiyotik ve prebiyotik kültürleri içeren gıda takviyeleri hem bağırsaktaki bağışıklık yanıtını hem de sindirim sistemi mikroflorasını düzenlediği için kullanılabilir. Ülseratif kolitli hastaların ise yaklaşık %20'sinde kolektomi ile hastalık düzelmektedir. Kolektominin gerekli olup olmadığı hastalığın şiddeti ve artan kanser riski göstergelerine göre belirlenmektedir.
Ülseratif kolit dünyada sık görülen ve görülme sıklığı giderek artan bir hastalıktır. Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte genetik ve çevresel faktörler hastalığın gelişimi ile ilişkilidir. Tekrarlayan ve tam olarak tedavi edilemeyen özellikleri ile sağlık sistemi üzerinde küresel bir etkiye sahip olan ülseratif kolit, hastaların yaşam kalitesini etkilemektedir. Bu nedenle hastalığın semptomlarının azaltılması ve/veya etkili tedavilerin geliştirilmesi gerekmektedir.
Gülada, B.Ö., et al. (2024). Gilaburu (Viburnum opulus L.) fruit extract has potential therapeutic and prophylactic role in a rat model of acetic acid-induced oxidant colonic damage. Journal of Ethnopharmacology, 322, 117624.
https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/38128893/
Ömeroğlu Yel B. (2018). Sıçanlarda deneysel kolit modelinde Gilaburu’nun (Viburnum opulus L.) olası tedavi edici ve koruyucu etkilerinin araştırılması. Marmara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Beslenme ve Diyetetik Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi. (Danışman: Doç. Dr. Berna Karakoyun Laçin)
https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezDetay.jsp?id=dY5OvP0v47SYeLN_q7B3mw&no=CXJjq2ryteUAWRBH6ZezLw
Buzcu H. (2024). Sıçanlarda asetik asit ile oluşturulan deneysel kolit modelinde phoenixin-14'ün olası tedavi edici etkilerinin araştırılması. Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Tıbbi Fizyoloji Anabilim Dalı, Doktora Tezi. (Danışman: Prof. Dr. Berna Karakoyun Laçin) https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
Ashique, S., et al. (2023). Recent updates on correlation between reactive oxygen species and synbiotics for effective management of ulcerative colitis. Frontiers in Nutrition, 10, 1126579. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/37545572/