Bu konu hakkında yaz yaz bitmez. Gerçekten de çok yazım var, ancak konular tükenmiyor. Tamam ben de İşletme mezunuyum, sayısalım iyidir de mühendislik bir başka… Şimdi konuşur gibi yazacağım, bu konuda uzun cümlelere, benzetmelere gerek yok. 😊
Çekmeceleri alttan saymayı defalarca anlatmıştım. Çatal kaşıkları koyduğumuz üst çekmece, ilk çekmece nasıl üçüncü oluyor anlayamıyorum!
Şimdi yenileri eklendi. Bulaşık makinesini arkadan önce yerleştiriyor, bardakları büyükten küçüğe diziyor. Yok ben buna bir anlam veremiyorum çünkü nasıl olsa ne şekilde yerleştirirsen yerleştir, yenileri boşluklara gelecek. Nedir bu milimetrik özen?
Tuvalet kağıtlarını dolaba yine milimetrik yerleştiriyor, terlikler her akşam uyumadan önce aynı yere bırakılıyor.
En fenası sadece tek bir yerden alışveriş yapması. Neden? Çünkü her bir reyonun yerini ezberlemiş. Eve çok yakın, fiyatların neredeyse aynı olduğu başka yer varken, biz gidiyoruz uzaklara… Reyonların yeri değiştiyse kısa bir şok yaşanıyor, o başka.
Yaptığımız programda değişiklik olunca bünyesi kaldırmıyor. Bir anda başından aşağı kaynar sular dökülüyor. Kıyamam, bir de benim gibi bir İkizler burcu ile yaşıyor. Hızlı karar değiştiren, gidilen bir mekandan çabuk sıkılan.
Yazlık kışlık yaparken gördüm, dolapta yer olmasına rağmen dört yeni gömlek aldı diye dört başka gömlekle vedalaştı. Üç değil, iki değil; dört…
Cüzdanında izlediği dizilerin listesi var. Hangisinde kaçıncı sezonda kaçıncı bölümde… Bak buna cidden alışamadım. 😊
Telefon ekranındaki düzene hayret ediyorum. Her şey klasörlerde, ara ki bulasın istediğin uygulamayı… Hayır yani Kova burcu böyle düzenli olmaz derlerdi…
Minnacık bir şey asacağım diyelim. Mesela geçenlerde dolaba şeffaf askı yapıştıracaktım, su terazisiyle geldi odaya. Bizim bile görmeyeceğimiz bir yerde olan askı için…
Sabahları saati 06.45 değil, 7.15 değil, 06.57’ye kurulu. Hesaplamış, tuvalette şu kadar kalıyorum, şu kadar sürede tıraş oluyorum, şu kadar saniyede giyiniyorum diye, bulmuş doğru saati.
Güzel bir haber verdim diyelim, “hayırlı olsun” demek yerine hem bir “SWOT analizi ve olası aksilikler”le çıkıyor karşıma. Önce bir “hayırlı olsun” de, tebrik et. Ben de herhalde 46 yaşında, 20 yaşımdan beri çalışan bir kadın olarak bazı şeyler biliyorumdur. Önce destek ol, sonra olasılıklara bakalım beraber. Bunu her seferinde söylüyorum, asla ancak asla yapamıyor. Alıştım, analizsiz olmaz. 😊
Akşam ne pişireceğime son dakika karar veriyorum, o sabah evden çıkarken hatta mümkünse gece uyumadan önce ertesi akşam ne yiyeceğini bilmek istiyor. Ekmek ısıtacaksa, “kaç dilim yersin” diye soruyor. Yapmışım ortaya bol sirkeli, zeytinyağlı bir salata. Belki iki dilim yerim, belki beş. Isıtalım işte, gerekirse bir daha ısıtırız. Sofraya oturmadan yiyeceğim ekmeği bilemem ki…
Ben duygularımı anında belli ederken, ki zaten yüzüme yansıyor, o hiç çaktırmıyor. Bazen mutlu mu, üzgün mü anlayamıyorum.
Şimdi böyle üst üste okuyunca şikayet gibi gelebilir de değil, ben eğleniyorum. Yaşarken de, paylaşırken de…
O da eğleniyor bizim bu farklı bakış açılarımızla. Sonuçta 18 yılı devirdik, farklılıklarımızla iyiyiz, darısı 48 yılın başına…
Asıl ben hiç kolay değilim yaşamak için. Kararsızım hem de çok kararsızım. “Evet” dediğim bir şey anında “hayır” ile dönebilir. Evin duvarları ki senede bir renk değiştirir; bazen fazla enerjik bazen fazla üşengecim; hele ki şimdi yaş ve hormonlarla beraber tepkilerim iyice dengesizleşti. En azından ondaki her şey aynı, şu anda evde tüm dengeleri değiştiren benim. “Hepsi hormonel” deyip utanmadan sıyrılıyorum bir de… Bu da sonraki yazının konusu olsun. Umarım yazarken kendimden soğumam…
Yalnız sevgilim bir ricam var, lütfen bana yol tarif ederken “60 metre sonra sola dön, 80 metre sonra sağa dön” deme.” “Bakkaldan sola dön, kırmızı binadan sağa dön” dersen daha mutlu olurum. Metre mi sayayım, yola mı bakayım? 😊