
Probiyotikler günümüzde sağlık alanında yaygın olarak araştırılmakta ve tüketilmektedir. Bu canlı mikroorganizmalar dost bakteriler olarak bilinmekte olup, özellikle bağırsak sağlığına olan etkileriyle dikkat çekmektedir. Cilt sağlığına olan olumlu etkileriyle daha fazla konuşulmaya başlanmıştır.
Çoğu kişi beslenme alışkanlıklarının değiştiği veya daha sağlıksız beslendikleri dönemlerde cilt sağlıklarının bozulduğunu gözlemlemektedir. Bunun örnekleri arasında sağlıksız beslenme sonrası akneye meyilli ciltlerde hızla akne oluşması ve egzama veya sedef hastalığı gibi hastalıkları olan kişilerde cilt kuruluğunun artması sayılabilir. Peki bu durumların sebebi bağırsak-cilt ekseninin etkilenmesi olabilir mi?
Bağırsak-deri ekseni, bağırsak mikrobiyotası ile cilt sağlığı arasındaki ilişkiyi tanımlayan bir kavramdır. Sağlıklı bir bağırsak florası, cilt sağlığını iyileştirmede önemli bir rol oynayabilir. Bu ilişki, bağırsaklar ile cilt arasında doğrudan ve dolaylı yollarla bir etkileşim olduğunu gösterir.
Korneositler cildimizdeki tuğlalar gibidir. Tuğla ve harç modeli, seramidlerin, kolesterolün, yağ asitlerinin ve kolesterol esterlerinin bu tuğlaları bir arada tutan harç gibi nasıl davrandığını açıklar. Epidermal yenilenme süreci düzgün bir şekilde tamamlandığında, bu model cilt bariyeri olarak etkili bir şekilde işlev görerek cilt sağlığının korunmasına yardımcı olur. Ek olarak, bağırsak mikrobiyomu, cilt homeostazını korumak için gerekli olan bu yenileme sürecini koordine eden sinyal yollarını etkileyerek cilt sağlığında rol oynar.
Çalışmalar, probiyotiklerin akne, egzama, gül hastalığı ve diğer cilt rahatsızlıklarıyla savaşmada etkili olabileceğini göstermektedir. Cilt iltihabını azaltmaya, antioksidan aktiviteyi artırmaya ve cilt bariyerini güçlendirmeye yardımcı olabilirler. Bu çalışmalardan bazılarını bu yazıda tartışılmış olarak bulabilirsiniz.
Probiyotiklerin oral takviye olarak kullanılmasının risk oluşturabileceği hasta gruplarında, prebiyotiklere danışmak genellikle daha güvenilirdir. Prebiyotikler, bağırsaklardaki yararlı mikroorganizmalar için bir besin kaynağı görevi görür. Takviye olarak alınabilir veya çeşitli yiyeceklerde doğal olarak bulunabilirler. Bu tür yiyeceklere örnek olarak sarımsak, patates, muz, bezelye, çavdar, buğday, inek sütü ve soya fasulyesi verilebilir.
Artık probiyotiklerin gıda takviyesi olarak kullanımına aşinayız. Bu kullanıma ek olarak, bugün probiyotiklerin cilt bakım ürünlerine dahil edildiğini görebiliyoruz. Bu probiyotiklere örnek olarak Lactobacillus ferment, L. johnsonii verilebilir.
Bağırsak florasını dengede tutmak, vücudun genel sağlığını optimize eder. Probiyotik içeren yiyecekleri hayatımıza dahil ettiğimizde, bağırsak sağlığımızı korumaktan çok daha fazlasını yaparız. Ancak, probiyotiklerin aşırı tüketiminden kaçınılmalı ve uzman rehberliğinde doğru şekilde kullanılmalıdır. Böylece, bu dost bakterilerden zarar görmeden yararlanarak daha sağlıklı bir yaşam sürülebilir.
Plasebo kontrollü bir insan çalışmasında, 2 ay boyunca Lactobacillus paracasei NCC2461 takviyeleri alan gönüllülerde cilt hassasiyetinde azalma gözlemlendi (Guéniche ve ark., 2013). Bu etkinin, bariyer bütünlüğü üzerinde olumlu bir etkisi olduğu bilinen bir sitokin olan dolaşımdaki dönüştürücü büyüme faktörü beta'daki (TGF-β) gözlemlenen artıştan kaynaklandığı düşünülmektedir.
Başka bir çalışmada, Lactobacillus plantarum HY7714'ün (HY7714) hem cilt nemini iyileştirdiği hem de fotoyaşlanma karşıtı etkilere sahip olduğu bulunmuştur (Lee ve ark., 2015).
Başka bir çalışma, Lactobacillus rhamnosus SP1 (LSP1) takviyesinin ciltte insülin sinyallemesinde yer alan genlerin ifadesini normalleştirdiği ve yetişkin aknesinin görünümünü iyileştirdiği sonucuna varmıştır (Fabbrocini ve ark., 2016).
Probiyotiklerin olumlu etkilerinden biri de ilaç tedavisini destekleyebilmeleridir. Akne vulgaris tedavisinde isotretinoinin tek başına kullanımı, L. plantarum MH-301 ile kullanımıyla karşılaştırıldı ve kombinasyon kullanımının tedavide daha etkili olduğu bulundu (Liang ve ark., 2024).
Probiyotiklerin harici kullanımını inceleyen bir çalışmada, ısıyla işlenmiş Lactobacillus johnsonii içeren bir losyon (plaka numarası 1) üç haftalık bir süre boyunca atopik dermatitli hastalara uygulandı. Sonuçlar, Staphylococcus aureus kolonizasyonunun etkili bir şekilde kontrol edildiğini ve hastaların atopik dermatitinde belirgin bir lokal klinik iyileşme olduğunu gösterdi (Bustamante ve ark., 2017).
1.Bustamante M, et al., Probiotics and prebiotics potential for the care of skin, female urogenital tract, and respiratory tract. (2020).https://doi.org/10.1007/s12223-019-00759-3
2.Fabbrocini G, et al., Supplementation with Lactobacillus rhamnosus SP1 normalises skin expression of genes implicated in insulin signalling and improves adult acne. (2016).
3.Gueniche A, et al., Randomised double-blind placebo-controlled study of the effect of Lactobacillus paracasei NCC 2461 on skin reactivity. (2014).https://brill.com/view/journals/bm/5/2/article-p137_137.xml
4.Lee DE, et al., Clinical Evidence of Effects of Lactobacillus plantarum HY7714 on Skin Aging: A Randomized, Double Blind, Placebo-Controlled Study. (2015).https://www.unboundmedicine.com/medline/citation/26428734/Clinical_Evidence_of_Effects_of_Lactobacillus_plantarum_HY7714_on_Skin_Aging:_A_Randomized_Double_Blind_Placebo_Controlled_Study_
5.Liang L, et al., Lactobacillus plantarum MH-301 as an effective adjuvant to isotretinoin in the treatment of acne vulgaris: a randomized and open-label trail. (2023).
6.O'Neill C, et al., The gut-skin axis in health and disease: A paradigm with therapeutic implications. (2016).
7.Salem I, et al., The Gut Microbiome as a Major Regulator of the Gut-Skin Axis. (2018).