
İnflamatuar cilt rahatsızlıkları grubunun genel adı olarak adlandırılan egzama ciltte kuruluk, pul pul dökülme, kaşıntı, kızarıklık, döküntü ve iltihaplı durumlara sebebiyet verebilir. Oldukça rahatsız edici bir cilt hastalığıdır. Egzama tanısı almış hastaların çoğunun ‘atak dönemi’ olarak adlandırdığı bir dönem vardır ve atak dönemleri hayat kalitesini fazlasıyla düşürür. Stresin daha yoğun olduğu ve yeme içme düzeninin bozulduğu dönemlerde daha fazla görülen bu atak dönemi lezyonların artması anlamına gelir. Atak dönemlerinde özellikle lezyonlar günler veya haftalarca iyileşme göstermeyebilirler. Şiddetli egzama, tedavi edilmezse hastaneye yatışa yol açabilecek enfeksiyonlar gibi kaşıntılı deri ve döküntülerin ötesinde ek komplikasyonlara da neden olabilir. Egzamanın kalıcı bir tedavisi olmasa da atak döneminde cildi rahatlatacak bazı uygulamalar mevcuttur.
Egzama farklı çeşitleri olan bir deri hastalığıdır. Bilinen farklı 7 tipi vardır. Farklı olsalar da ortak sebepler ve lezyonlar mevcuttur. Bu farklı 7 tipi aşağıda detaylarıyla beraber bulabilirsiniz;
- Atopik dermatit : En yaygın egzama tipidir. Zaman içerisinde atopik dermatitin adı genelleştirilerek sadece egzama olarak anılmaya başlanmıştır. Belirtileri arasında kaşıntı, kızarık ve enflamasyonlu lezyonlar mevcuttur. En yaygın semptom döküntülere, ağrıya hatta uyku bozukluğuna sebebiyet veren kaşıntıdır.
- Kontakt dermatit : Çevresel faktörlerlere karşı alerjik reaksiyon sonucu ortaya çıkar. Alerjen bir madde veya bir tetikleyicinin cilde temasıyla iltihaplanma ve kaşıntının başlamasıyla ortaya çıkar.
- Dishidrotik egzama veya Dishidroz : El ve ayak parmak aralarında, avuç içlerinde ve ayak tabanlarında görülür. Lezyonların kenar kısımlarında kaşıntılı, içi su dolu kabarcıklar ortaya çıkar. Bu kabarcıklar ağrılı olabilir. İyileşirken çatlamış ve pul pul görünüm ortaya çıkar. Mevsimsel alerjiler, alerjen maddeler, fazla stres ve uygunsuz terleme mekanizmaları ile el ve ayakta fazla nem dishidroza sebebiyet verebilir.
- Nörodermatit : Kaşıntılı bir cilt parçasıyla başlayarak kaşıntı döngüsüne yol açar. Lokal tahriş ve stresle tetiklenir. Cilt sertleşir. Atopik dermatitin aksine yayılmaz. Bir veya iki cilt bölgesi ile sınırlı kalır.
- Nummular egzama veya Numuler dermatit : Ciltte madeni para gibi yuvarlak kaşıntılı, tahriş olmuş ve kızarık lezyonlarla kendini gösterir. Daha çok ergenlerde ve daha sonrasında yetişkinlerde görülür. Genellikle kuru ve hassas ciltlerde ve en sık kollar, bacaklar ve gövdede görünür. Lezyonlar zamanla kabuklu ve pullu hale gelebilir.
- Seboreik dermatit veya Beşik başlığı : Kafa derisi, yüz özellikle kaş ve burun bölgesi, göğüs üzerinde ve kasık bölgesinde yani yağ üreten sebase bezinin daha yoğun olduğu bölgelerde oluşan bir egzama türüdür. Yağlı, iltihaplı ve sarımsı pul pul görüntüye sebep olur.
- Stasis dermatit veya Venöz egzama veya Varisli egzama : Genellikle kan akışının yavaş olduğu alt bacakta çok yaygın görünür. Bulaşıcı değildir ama yaygındır. Özellikle varisli, genişlemiş ve çıkıntılı damarların üzerinde şişlik ve hafif renk değişimi bu rahatsızlığın belirtisi olabilir.
7 farklı türde egzama olmasına rağmen aynı anda birden fazla egzama türünü yaşamak mümkündür. Etkili tanı ve doğru tedavi için hangi egzama türünü yaşadığınızı bilmek çok önemlidir.
Egzama denince akla ilk gelen şey kaşıntı ve kuruluktur. Çoğu kişi için kaşıntı hafif ile orta derecedeyken bazı kişiler için çok daha şiddetli olabilir. Kaşıntı o kadar şiddetlenir ki kişiler kanayana kadar derisini kaşıyabilir ve buna da ‘kaşıntı-kaşıma döngüsü’ adı verilir.
Fakat bilinmesi gereken en önemli şeylerden biri egzama semptomlarının herkes için farklılık gösterebileceğidir. Egzamanızın sizde gösterdiği semptomlarla ailenizde egzaması olan bir kişiden veya hiç tanımadığınız birinin egzaması herhangi birinden çok farklı olabilir.
- Kaşıntılı
- Kızarıklık
- Kuru cilt
- İltihaplı cilt
- Pul pul dökülme
- Yangı hissi
- Şişme
- Renksiz cilt
- Döküntü
- Kaba ve kösele cilt görüntüsü
Cilt hastalıklarının birbirlerine benzerliklerinden ve benzer semptomlara sahip olmalarından dolayı sahip olduğunuz egzama türünü kendi başınıza belirlemeniz oldukça zordur. Bu yüzden doğru tanıyı alabilmek adına alanında uzman bir Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanına yani dermatoloğa görünmeniz şarttır. Egzama teşhisinde genel olarak görsel ve/veya fiziksel muayene, aile hastalıklar geçmişinin sorgulanması ve/veya kan testleri de yapılabilir. Teşhisi aldıktan sonrasında ise sağlık uzmanınız sizin için kişiselleştirilmiş bir tedavi planı uygulayacaktır.
Egzama tedavisinde genel olarak kullanılan ve en çok bilinen ilaçlar topikal kortikosteroidler, topikal fosfodiesteraz-4 inhibitörleri ve topikal kalsinörin inhibitörleri olacaktır. Bu ilaçlar anti-inflamatuar ilaçlarıdır. İltihabı hafifleterek cildin daha normal görünmesine, lezyonların hafiflemesine ve kaşıntı kızarıklığın hafiflemesine yardımcı olurlar. Fakat kullanım süresi çok uzun değildir. Atak dönemlerinde kullanımı uygun olsa da tedavi edici özellikte değillerdir.
Ağızdan oral olarak alınan bazı ilaçlar da egzamayı rahatlatmakta yardımcı olabilir; sistemik immünomodülatörler, antibiyotikler ve antihistaminikler gibi. Kaşıntı hafifletmekte, cilt enfeksiyonlarında enfeksiyonun yayılmasını engellemede ve vücudun aşırı tepki vermesini engellemek için bağışıklık sistemini zayıflatır. Bu ilaçları doktorlar sizin yaşınıza, tıbbi geçmişinize ve semptomların durumuna özel olarak reçete edeceklerdir. Reçete ile satın alacağınız bu ilaçlar dışında doğal şampuanlar, bariyer güçlendirici kremler ve tıbbi aromaterapiden de yararlanabilirsiniz.
Tıbbi aromaterapi esansiyel yağların kullanılmasıyla tamamlayıcı bir tedavi sunar. Hem ruhsal hem bedensel olarak etki gösterir. Aromaterapi hastalığa yönelik değil kişiye yönelik bütüncül iyileşme sunar. Bunu örneklendirmek gerekirse; doktora gidip hastalığımızın iyileşmesi için reçete edilen ilaçları kullanırız, aromaterapide ise o hastalığın neden olduğu kök sebebin ne olduğunu bulmak esastır. Yani konvansiyonel tıbbın yanında tamamlayıcı bir tedavi olarak görev alır.
Baz yağlar ve uçucu yağları kullanan bir tamamlayıcı tedavi yöntemidir. İlaçlar gibi aromaterapide de doz ayarı çok önemlidir. Doğru konsantrasyonlarda kullanıldığında iyileşme en erken zamanda başlar ve akla gelebilecek birçok hastalığın tedavisine ek kullanılabilir. Bu sebeple hastanın mutlaka tanı almış olması gerekir.
Doğru tıbbi aromaterapi formülasyonunun oluşturulması için öncelikle egzamanın tipi belirlenmeli bu yüzden yukarıda da bahsetmiş olduğum gibi hastanın tanı almış olması çok önemlidir.
Tıbbi aromaterapide özellikle baz yağların nemlendirme etkisi çok yüksektir. Peki hangi yağlar özellikle atak döneminde olan egzamanın yatışmasını sağlar?
Hodan yağı, Hindistan cevizi yağı, Karite (shea butter) yağı, Kuşburnu Çekirdeği yağı, Haşhaş yağı, Avokado yağı, Aynısefa yağı gibi baz yağlar egzamanın yatışmasını sağlayacaktır. Lavanta uçucu yağı, Nioli uçucu yağı, Ölmez Çiçek uçucu yağı ve Itır uçucu yağı da doğru seyreltilme oranı ile oluşturulacak baz serum içerisinde kullanılabilir.
Tıbbi aromaterapide bazı uçucu yağlar doğrudan cilde sürülmemelidir. Özellikle egzama gibi kaşıntılı, kızarık, kabarık lezyonları olan cilt rahatsızlıklarında uçucu yağ seçiminde çok dikkatli olunması gerekir. Kullanacağımız yağın saflığını da düşünürsek baz yağlarla karışım oranı da fazlasıyla önem gösterir.
Egzama için kullanıldığında etkilerini hemen gösteren 2 çok güçlü uçucu yağ bulunmaktadır: Nioli uçucu yağı ve Lavanta uçucu yağı.
Nioli uçucu yağı çay ağacı ailesinden gelen ve 1,8-sineol aktif bileşenini yani ökaliptol içerir. Bu sayede çay ağacı uçucu yağına kıyasla daha güvenilir ve tahriş etmeyen bir şekilde kullanılır. Yoğun okaliptüs kokusu 1,8-sineol içeriğinden kaynaklanmaktadır. Güçlü bir antiseptik, antiviral ve antibakteriyel oluşu egzamada çok rahat kullanılabileceğini gösterir.
Lavanta uçucu yağı çok yönlü kullanılan bir uçucu yağdır. Sakinleştirici, yatıştırıcı, antibakteriyel, antidepresan, antiseptik, analjezik, böcek kovucu gibi özellikleri vardır. Linalol ve linalil asetat aktif bileşenleridir.
Bu iki uçucu yağ için dikkat edilmesi gereken önemli bir konu var; kafur oranı. Kafur molekülü bitkilerde az veya çok oranlarda bulunan bir keton bileşenidir. Keton bileşenleri akciğerlerde birikme yapabilirler, uzun solumalarda ciddi sorunlara yol açabilirler. Bu yüzden uçucu yağ seçimi yaparken ecocert sertifikalı yağların tercih edilmesi ve kafur oranlarının mutlaka göz önünde bulundurulması gerekir.
Egzama için kullanılması gereken çok önemli takviye edici gıdalar vardır. Bunlardan ilki prebiyotik ve probiyotikler. Prebiyotik bağırsak mikrobiyotamızda bulunan sağlıklı bakterilerin yani probiyotiklerin lifli yiyecekleridir. Bu lifli yiyecekler iyi bakterileri artırmak için kullanılır. Dıştan almak istediğimizde yoğurt, kefir, sirke, muz, soğan, sarımsak, enginar, yulaf vb. olabilir.
Probiyotikler ise iyi bakterilerin daha da güçlenmesi ve iyileştirilmesi için kullanılan, genelde Lactobacillus ve Bifidobacterium türlerinin dışarıdan alınmasıyla oluşan takviyelerdir. Unutulmasın ki sağlıklı bir bağırsak florası sağlıklı bir cilt florası demektir. Bağırsak florası ne kadar güçlü ne kadar iyi olursa cilt hastalıklarımızın da o kadar erken iyileşmesi mümkün olacaktır.
D vitamini düşük olan hastalarda cilt yenilenmesinin daha yavaş olduğu yapılan çalışmalarca belirlenmiş. Bu yüzden düşük olan D Vitamini seviyelerimizi en düşük 50 ng/mL en yüksel 80 ng/mL olmalıdır.
Omega 3 yağ asitleri inflamasyonu azaltır ve cilt sağlığını destekler. Egzama için kullanılacağında EPA/DHA değerlerine dikkat edilmesi gerekir. EPA/DHA oranının 3/2 ve katlarının olmasına dikkat edilmeli ve iki değerin toplamı 1000 mg ve üzeri olmalıdır.
- Her yağ aynı kalitededir
Kesinlikle yanlış. Her yağ aynı kalitede üretilmez. Doğru yağı bulmak için mutlaka sertifikalarına bakılmalı ve içerik analizi yapılmış yağlar tercih edilmelidir. Piyasada son dönemde tağşişli yağlar çok fazladır. Tağşiş nedir ? Saf bir maddenin içine sağ olmayan veya saflığı çok az olan bir maddenin katılıp gerçek değerinin düşürülmesidir.
Tağşişli yağlar tüm farmakolojik özelliklerini kaybeder ve tedaviye ek olarak etki göstermezler.
- Uçucu yağlar sadece koklamak içindir
Yanlış. Uçucu yağları egzama, akne, roza gibi cilt hastalıkları için hazırlanan baz yağların içerisine katılır. Bu serumun daha güçlü ve tamamlayıcı olmasına yardımcı olur. Ayrıca koklamak için de kullanılır.
- Uçucu yağları difüzöre ne kadar fazla damlatırsak etkisi o kadar artar
Yanlış. Aromaterapide az ama öz prensibi benimsenmiştir. Yeterli miktarlarda damlatılan uçucu yağlar görevini yeterince yapabilirler.
Egzama özellikle atak dönemlerinde çok yorucu olabilmektedir. Kaşıntı, kızarıklık, kabarıklık gibi lezyonların gerilemesi için sadece doktorumuzun oral veya topikal reçete ettiği ilaçlarla değil doğru tıbbi aromaterapi ve kişiye özel gıda takviyeleri ile iyileşme sürecine katkıda bulunmak mümkün. Geri dönüşleri yüksek olan, doğanın bize sunduğu mucizevi yağları hayatımıza katmak bütüncül iyileşmeye atılan en etkili adım olacaktır. Egzama tipine göre seçilecek baz yani sabit ve uçucu yağlar kişiye özel olarak hazırlanmalı ve hastayı takipte kalınmalıdır. Egzama tamamiyle iyileşen bir cilt rahatsızlığı değildir. Stresten uzak durulmalıdır. Stresi uzaklaştırmak için de aromaterapiden faydalanmak mümkündür. Yine kişiye özel stres koklama formülleri hazırlanabilir. Yeme içmeye çok özen gösterilmelidir. Baharatlı, acı, tatlı, paketli, glutenli gıdalardan uzak durulmalı daha çok lifli ve vitaminlerce zengin besinlerle beslenilmelidir. Cildimize uyguladığımız hazır dermokozmetik ürünlerin içeriğine çok dikkat edilmelidir. Tüm bunlara dikkat etmek ilk başta zor gelebilir ama egzamanın gerilemesi için bütüncül yaklaşım çok önemlidir.