Ağaçlara değil de ormana baktığımızda tepeden ne görüyoruz, nasıl bir Dünya sorusunun biraz da yanıtı gibi.
2000 yılından 2022 yılına kadar Dünya nüfusu her yıl %1,09 büyümüş. Buğday üretimi de yine aynı yıllar arasında her yıl %1,32 oranında artış göstermiş. Sebze üretimi %2,13, meyve üretimi ise her yıl %1,88 oranında artmış. Yani insan nüfusunun artışından daha hızlı bir büyüme göstermiş tahıl-meyve ve sebze üretimi.
İsrafa gelelim. 2000 yılı ile 2022 yılları arasını kıyasladığımızda gıda israfında da %19,23 oranında bir AZALMA kaydedilmiş. Oldukça ciddi bir oran bana kalırsa. Hatta bu konuda ileri okumalar yapmak isteyenlere, muazzam bir dökümanı da paylaşmak istiyorum (https://lnkd.in/d8TRJsKR).
Yani nüfusumuza paralel ve hatta daha fazla oranda gıda üretimi söz konusu. İsrafın engellendiği bir Dünya'ya doğru geçiş yapmışız. Bir de gelin "doğurganlıklara" bakalım.
Dünya'daki doğurganlık oranı 2000 yılından 2022 yılına gelene kadar kademeli olarak düşmüş ve bu oran o günden bugüne gelene kadar %14,8 azalma göstermiş. Bu aslında müthiş bir duraksamayı gösteriyor. Bu da gelecekte gezegendeki nüfus artışımızın alabildiğine sınırlanacağı anlamını taşıyor. Bunu değiştirmek çok zor, hatta imkansız gibi.
Tüm bu verilere baktığımızda beynim diyor ki "Peki ya sorun nerede?" diyor. Neden beslenemiyoruz? Neden kronik hastalıklar giderek artıyor? Neden tüm Dünya'da açlık halen en büyük problem? Gizli açlık dediğimiz dengesiz gıda alımı neden halen en yaygın sorun?
Bu verilerle, yukarıdaki soruları sorduğunuzda karşımıza tek bir yanıt çıkıyor: "Gıda Teknolojileri, Gıda Formülasyonları, Gıdanın Lojistiği.." Buralarda bana kalırsa çok büyük hatalarımız var. Gıdanın tarladan sofraya gelişine kadar geçen her bir basamakta kronik hatalarımız var. Artık bunlar hata olmaktan, "yanlış" olmaya doğru evriliyor.
Giderek olgunlaşan ve farkındalığı artan bir Dünya'da gıdanın doğru teknolojilerle buluşması, doğru gıda formülasyonlarıyla hepimizin "karşılaşması" ve doğru fiyatlandırma politikalarıyla "dengeli içeriğe sahip gıdalarla", yaygın bir şekilde karşılaşmamız gerekiyor. Sorun tam olarak burada.
İçimden bir ses 2025 yılının "Gıdada Bilincin Çok Daha Arttığı Bir Yıl" olacağını söylüyor. Kronik sorunları görüp, bu sorunlarının çözümleri üzerine de odaklandığımız, şikayet ederek değil çözümler üreterek ilerleyeceğimiz ve böylece "değişimi de tetikleyeceğimiz" bir yıl olacak bu yıl.
Yap-bozun tüm parçalarını bir araya getirdiğimde tek bir görüntü beliriyor: Yerinde yani lokalde, yüksek katma değer üretimiyle taçlandırılmış, zenginleştirilmiş gıda üretimleri.. Çeşitliliğin alabildiğine arttığı, doğru etiketlemenin ve tüm normlara uygun hijyenik üretimlerin olduğu, şeffaflığın, tarladan sofraya gıda takip sistemlerinin olduğu, içeriğin bilimsel olarak analiz edilebildiği bir "Gıda Dünyası" benim çözüm olarak gördüğüm. Ez cümle, Yerelde Katma Değer Üretimi.. Çözüm bu.