
Bazen geleceğe farklı ama gerçekçi bir gözle bakmanın daha doğru olacağına inanıyorum. Gereksiz tartışmalardan sıyrılıp, "bitkisel protein ve hayvancılık" konusuna, deyim yerindeyse ağaçlara değil, ormana bakar gibi yaklaşmak gerekiyor.
İki Kritik Gerçek: Nüfus ve Protein
Gelecek projeksiyonlarına baktığımızda, insanlığın önünde duran iki büyük gerçek var:
- Dünya nüfusu hızla artmaya devam edecek.
- Bu artışla birlikte, özellikle protein ihtiyacı, karbonhidrat ve yağ ihtiyacına oranla çok daha hızlı bir şekilde yükselecek.
Tahminler, günümüzle karşılaştırıldığında, gelecekte %75 daha fazla proteine ihtiyaç duyulacağını gösteriyor. Bu artışın arkasında yalnızca nüfus artışı yok; asıl tetikleyici, küresel refah seviyesinin yükselmesi.
Gelişmemiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere, bizim gibi ülkelerin de gelişmiş ülke konumuna geçmesiyle birlikte et, süt, yumurta gibi hayvansal protein kaynaklarına olan talep hızla artacak.
Avrupa’nın Protein Dengesi ve Türkiye’nin Gerçekleri
Avrupa Birliği, yalnızca 2023-2024 döneminde 64 milyon ton protein tüketti. Bunun 19 milyon tonunu ithalat yoluyla karşıladı.
Bu tablo, sadece Avrupa için değil, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için de alarm niteliğinde.
Türkiye, hayvancılığı sürdürebilmek için yılda yüzbinlerce ton protein kaynağını –başta soya olmak üzere– ithal etmek zorunda kalıyor. Oysa bu kaynakların önemli bir kısmı, yerli üretimle karşılanabilir.
Bitkisel Proteinler: Tarımda Stratejik Anahtar
Soya, nohut, mercimek, fasulye, bakla, ayçekirdeği gibi bitkisel proteince zengin ürünlerin tarım planlamasında daha fazla yer alması:
- Hayvancılığın yem ihtiyacını karşılar
- İthalat bağımlılığını azaltır
- Toprağın verimini artırır (Baklagillerin azot bağlama özelliği sayesinde, bir sonraki yıl ekilen tahıllarda verim artışı %30’a kadar çıkabiliyor)
Yani bitkisel protein kaynakları sadece insan beslenmesi değil, hayvancılığın sürdürülebilirliği için de stratejik bir değer taşıyor.
Yol Haritası Zorunlu: İçeriğe Bakan Bir Tarım Anlayışı
Türkiye’nin ivedilikle, “Bitkisel Protein Yol Haritası” hazırlaması gerekiyor.
Bu sadece bir tarım politikası değil, aynı zamanda:
- Gıda güvenliği
- İklim dostu üretim
- Hayvancılığın ekonomik sürdürülebilirliği
- İnsanların sağlıklı protein kaynaklarına erişimi
gibi birçok temel meseleyi ilgilendiriyor.
Meyve ve sebze üretiminin yanında, içeriğe odaklanan bir tarım yaklaşımı, bu ülkeye çok şey kazandırır.